Akşamüzeri dört katlı eski bir
binanın yarı kırık camından güçsüz bir duman sızıyordu.
İçeriden de gene güçsüz, uğultuya benzer bir ses duyuluyordu.
“Ne zamandır iyi değilim.
Bu karanlık yerden başka gidebildiğimiz bir yer yok. Ara sıra
cadde de oturup zaman geçiriyorum. Bazen o köhne odadan hiç
çıkmadığım oluyor. Nasıl olur bilmiyorum ama çıksam ne olacak
ki. Zaten havalar soğuk.” Derin derin içini çekti. “Zaten
havalar soğuk.”
Bu sırada bu cümleleri uzaktan
dinleyen Akif içeriden elinde çaydanlıkla geldi. Bir elinde demlik
diğer elinde çaydanlığın altıyla elindekini dökmemeye gayret
göstererek çaydanlığı eski masanın üzerine bıraktı. Masanın
üzerinde bir gazete sayfası ve bir paket bisküvi vardı. Gözü
gazeteye takıldı Akif'in. Bir süre gazeteyi süzdü sonra başını
çevirip deminden beri konuşan Cihan'ın konuşmasını dinlemeye
devam etti. Cihan anlatıyordu;
“Bir de şu borçlardan kurtulayım,
bankalar boğazıma kadar geldi. Sekiz senedir bak hesap ettim, sekiz
senedir bu şekilde çalışıyoruz ne bir gün borcum bitti ne de
sıkıntım. Ne üç beş kuruş para atabildim kenara ne bir düzen
kurabildim. Artık isyanın eşiğine geldim.”
Çaylar bardaklara dolmuş içiliyordu.
Akifin gözü tekrar gazeteye gitti. Gazetedeki bir şiiri
isteksizce okumaya başladı.
“Ne olur azıcık vicdanın olsaydı
Beni böyle bırakmasaydın ortada….”
Şiiri bitirip başını kaldırıp
anlamsızca Cihan'a baktı. Cihan bir kahkaha attı. Bir şey
anlatmıştı ona gülüyordu, galiba iş yerinden filan bir şeydi.
Akif Cihan'ı dinlemiyordu. Gülümsedi yapmacık. Ne salak şiir
amınakoyyim dedi. Kaldırıp yırttı gazeteyi. Birkaç bisküvi de
yere düştü. Kaldırdı çöpe attı onları da. Cihan şaşırdı.
“O senin en sevdiğin bisküvi.” Dedi.
“Olsun.” Dedi akif. Gene alırız.
Zaten bundan başka bir şey yediğimiz mi var. Cihan akif’in neye
kızdığını anlamadı. Sonra yine konuşmaya devam etti. İşlerden
filan konuşuyordu galiba. Bir kadından bahsediyordu ara ara
kulağına geliyordu Akif’in. Kadın mutfak işçisiymiş. Onu
birisi ellemiş ses etmemiş. ikisi ellemiş gene ses etmemiş.
Sonra üçüncüde birisine saplamış meyva bıçağını. Bunu
anlatıyordu. Kadını kovmuşlar sonra. Galiba böyle bir şeydi.
Sonra cihan kahkaha atınca gene gülümsüyordu Akif, gene
yapmacık.
O büyük çaresizliğinin içinde bir
acı tütün tadı vardı. O hep sabahın ayazını yiyerek uyandığı
harabeden doğrulup yine ısrarla ve cesaretle başlıyordu güne. Ve
onun için her şeyin bir anlamı olmalıydı. Her şeyin. Şiirin
de.
Kitaplarına gömülüp, en sevdiği şiirleri açıp sessizce
okumaya devam etti yine.
Casinos Near Me - Goyang FC
YanıtlaSilFind the best casinos near you in San Jose, Costa 한게임 포커 클래식 Rica and other parts of the Americas! Goyang is recognized for w88 dashboard its 딥슬롯트위터 location in 안전사이트 Costa Rica and offers 강원 랜드 칩 걸썰